Bugün saat 11.00’da Konfederasyonumuz merkezinde gerçekleştirilen basın toplansında, Haziran ayı enflasyon farkı ile geçmiş dönem enflasyon karşısında kamu emekçilerinin kayıpları ve 2016-2017 yıllarını kapsayacak TİS süreci değerlendirildi. Sendika Genel Başkanlarımızın ve MYK üyelerimizin katılımıyla gerçekleştirilen basın toplantında basın açıklamasını Eş Genel Başkanımız Lami Özgen okudu.
Kamu Emekçileri 12 Ay Çalışıp 11 Ay Maaş Aldı!
2,7 milyonu kamu emekçisi, 2 milyonu kamu emeklisi olmak üzere yaklaşık 5 milyon, ailelerini de kattığımızda en az 20 milyon insanımızı yakından ilgilendiren 2016-2017 yıllarını kapsayan üçüncü dönem toplu sözleşme görüşmelerine sayılı günler kalmış bulunuyor. Bilindiği üzere mevcut 4688 sayılı yasaya göre kamu emekçilerinin toplu sözleşme görüşmeleri Ağustos ayının ilk iş günü başlayacak. Taraflar arasında uyuşmazlık yaşanması durumunda devreye girecek olan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Heyeti sürecini de dahil ettiğimiz 31 Ağustos’ta sona erecek.
Hatırlanacağı üzere 2014-2015 yıllarını kapsayan 2. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri AKP hükümeti ve yandaş konfederasyon işbirliği ile oldubittiye getirilmişti. Tarihe kara bir leke olarak geçen satış sözleşmesi ile kamu emekçilerinin 2014 yılı maaşlarında net 123 TL ile yıllık ortalama % 5,2 artış yapılmıştı. Kamu emekçileri tarihinde ilk defa enflasyon farkı verilmemesinin düzenlendiği söz konusu satış sözleşmesi ile taban aylık katsayısına bağlı ödeme tutarlarında da hiçbir artış yapılmamıştı. Yani aile-eş yardımı, özel hizmet tazminatları, doğum ve ölüm yardımları, harcırahlar, fazla mesai ücretleri, ek ders ücretleri gibi pek çok kalemde hiçbir artış yapılmamıştır. Kamu emekçilerinin 2015 yılı maaşları için ise % 3 + %3 artışta anlaşma sağlanmıştır.
3. Dönem toplu sözleşme görüşmelerine sayılı günlerin kaldığı bu dönemde kamu emekçileri, emeklileri olarak bu satış sözleşmesinin ağır faturasını ödemeye devam ediyoruz.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan resmi rakamlara göre 2014 yılında maaşlarında yıllık ortalama %5,2 artış yapılan kamu emekçilerine enflasyon farkı verilmemiştir. Sadece enflasyon farkından dolayı kamu emekçileri 2014 yılını en az %3 kayıpla kapatmıştır. Elbette ki bu oran maaşı 2.365 TL üzerinde olan kamu emekçileri için daha fazladır. Üstelik dikkat çektiğimiz üzere bu kayıp sadece enflasyon farkından yaşanan kayıptır. Taban aylık katsayısına bağlı ödeme tutarlarında yaşanan kayıp buna dahil değildir.
Örnekleyecek olursak; aile yardımı (eş ve çocuk) dahil aylık 2.365 TL maaş alan bir kamu emekçisinin maaşına yapılan 123 TL artış sonucunda maaşı 2.488 TL olmuştur. Söz konusu artışın karşılığı %5,2 dir. 2014 yılı enflasyonu %8,17 olarak gerçekleştiğine göre söz konusu kamu emekçisinin sadece enflasyon farkından kaynaklı kaybı %2,97 dir. Söz konusu kamu emekçisinin sadece enflasyon farkından kaynaklı aylık kaybı 75 TL dir. Yıllık kaybı ise 75 X 12 = 900 TL dir.
Altını özellikle tekrar tekrar çiziyoruz. Yukarıda ifade ettiğimiz kayba taban aylık katsayısına bağlı ödeme tutarlarında yaşanan kayıp dahil değildir. Yaptığımız hesaplamalar kamu emekçilerinin, enflasyon farkı ve buna bağlı olarak yaptığı işe göre aldığı taban aylık katsayısına bağlı ödeme tutarlarında yaşadığı kaybın ortalama bir maaş tutarında olduğunu göstermektedir. Kısacası kamu emekçileri 2014 yılında 12 ay çalışmış ama 11 aylık maaş almışlardır. Bir ay angarya çalışmışlardır.
2014 yılını ortalama bir maaş kayıpla kapatan kamu emekçileri için 2015 yılın da değişen bir şey yoktur. Bilindiği üzere ikinci dönem “toplu sözleşmesinde” 2015 yılı için kamu emekçilerinin maaşlarında %3+%3 artış ve öngörülmüştür. TÜİK tarafından açıklanan altı aylık resmi enflasyonun bu oranları geçmesi durumunda bu kez farkın maaşlara yansıtılması düzenlenmişti. TÜİK’in açıkladığı resmi rakamlara göre altı aylık enflasyon %4,76 olarak ilan edilmiştir. Buna göre yılın ilk altı ayı için maaşlarında %3 artış yapılacak olan kamu emekçilerinin, emeklilerin maşalarına %1,76 enflasyon farkı yansıtılacaktır.
Diğer taraftan Nisan ayında %1,63, Mayıs’ta %0,56 artış yaşanan enflasyonda her ne hikmetse Haziran ayında %0,51 düşüş yaşanmıştır. Bugüne kadar yaşadığımız pratik enflasyon farkı ödemesi olan altı aylık dönemlerin son aylarında TÜİK’in ne yapıp edip enflasyonu düşük çıkarma konusunda ‘ustalaştığını’ göstermektedir. Ramazanı fırsat bilerek başta gıda ürünleri olmak üzere pek çok tüketim maddesine yapılan fahiş zamları görmeyen TÜİK bu kez de Haziran ayı enflasyonunu düşük göstermeyi başarmıştır!
Açıklanan resmi enflasyon rakamları kamu emekçilerinin, emeklilerin alacağı üç beş kuruşa dahi göz dikildiğini, kamu emekçilerine bir pide parası artışı bile fazla görenlerin Ali Cengiz oyunlarına başvurmaktan bıkmadığını göstermektedir.
Üstelik çarşıda, pazarda yaşanan gerçek enflasyonun TÜİK tarafından açıklanan gerçek enflasyonla uzaktan yakından ilgisi olmadığını bilmeyen kalmamıştır. En basitinden kamu emekçilerine enflasyon farkı verilmeyen 2014 yılının kurban bayramı öncesinde doğalgaza yüzde 9,8, elektriğe ise yüzde 10,1 oranında zam yapılmıştır. 2011-2014 arası üç yıllık dönemde doğalgaza yapılan zam oranı yüzde 60’ı, elektriğe yapılan zam oranı yüzde 40’ı aşmıştır. Aynı dönemde ortalama kamu emekçisinin maaşındaki artış ise sadece %17 civarında kalmıştır.
Yukarıda özetlemeye çalıştığımız tabloya rağmen AKP hükümetlerinin 13 yıllık iktidarında sermayeye sınırsız kar alanları açılırken emekçilerin ücret ve sosyal hakları sürekli budamış, emekten sermaye bir refah transferi yaratmıştır. Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılarak tasfiyesine hız verilmiş, kamu emekçilerinin sınırlı iş güvencesi başta olmak üzere temek hakları torba yasalarla, Kanun Hükmünde Kararnamelerle daha da sınırlanmıştır. Dayattıkları toplu satış sözleşmeleri ile yaşamsal sorunlarla boğuşan, her geçen gün biraz daha güvencesizliğe itilen, geleceğe dair umutları karatılmak istenen ile kamu emekçileri ile alay etmişlerdir.
Kamu emekçileri ve emekliler olarak 2016-2017 yıllarını kapsayan 3. Dönem “Toplu Sözleşme” görüşmelerine işte bu açlık ve sefalet tablosu içinde giriyoruz.
Kamu emekçilerine ve emeklilerine dayatılan bu iç karartıcı tablonun değişmesi için öncelikle gıda enflasyonun temel alındığı bir hesaplama ile 2014 yılı farkları maaşlarımıza yansıtılmalıdır. TÜİK artık fark ödenecek dönemlerin son aylarında enflasyonu düşük gösterme politikasından vazgeçmelidir.
Son iki dönem gerçekleştirilen sözde “toplu sözleşmeler”, kapsam, tarafların belirlenmesi, imza ve itiraz yetkisi, Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun grev hakkımızı zımnen engelleyici yapısı, işlevi ve oluşumu başta olmak üzere mevcut toplu sözleşme sistemini düzenleyen 4688 sayılı yasanın iflas ettiğini ispatlamıştır. Bu nedenle önümüzdeki günlerde ister bir koalisyon hükümeti olsun, isterse seçim hükümeti olsun oluşturulacak yeni hükümetin ilk işi Türkiye kamu emekçilerine, emeklilerine kulluğu dayatan bu köhne yasanın tarihin çöplüğüne atılması olmalıdır.
Başta altında ülkemizin imzasının bulunduğu Uluslar arası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) sendikamız TÜM BEL SEN lehine verdiği karar başta olmak üzere evrensel sendikal normlara uygun, özgür toplu sözleşme hakkını kapsayan bir yasanın yapılması yeni hükümetin önünde artık ertelenemez bir görev olarak durmaktadır.
Grev hakkımızın yasal teminat altına alınmadığı, örgütlenmenin önündeki engellerin korunduğu 4688 sayılı yasa ve “ Toplu Sözleşme” düzenin gölgesi kaldırılmadıkça emekçiler aleyhine olan tablonun değişmeyeceği açıktır. Gerekli mevzuat değişiklikleri yapılıncaya kadar 3. Dönem toplu sözleşme takvimi Eylül ya da Ekim ayına alınmalı, bundan sonraki dönemlerde de görüşmeler bu takvime göre gerçekleştirilmelidir.
Attığı her adımda kamu emekçilerinin iradesini temel almayı ilke edinen bir konfederasyon olarak bu konuda üzerimize düşen sorumluluğun gereğini yerine getirmeye hazırız.
Bunun için önümüzdeki günlerde Mecliste grubu bulunan partilere yapacağımız ziyaretlerde bu taleplerimizi paylaşacağız. 15 Temmuz 2015 Çarşamba günü tüm yurt genelinde yapacağımız bordo yakma eylemleri ile taleplerimizi bir kez daha dile getirecek, bizlere dayatılan sefalete ve yoksulluğa teslim olmayacağımızı kamuoyuna tekrar ilan edeceğiz.
Kamu emekçilerinin emeğinin ve alın terinin hükümet ve yandaş konfederasyon işbirliği ile gerçekleştirilen satış sözleşmeleri ile gasp edilmemesi için mücadelemizi sadece toplu sözleşme masasında değil, emekçilerle buluştuğumuz her platformda sürdürmeye devam edeceğiz.
Bunun için bütçe sürecinden bugüne sendikalarımızla birlikte işyerlerinden, tabandan kamu emekçilerinin taleplerinden oluşan bir çalışma yürütüyoruz. Söz konusu çalışmamızda yer verdiğimiz genel ve iş kolu taleplerimizin ayrıntılarını önümüzdeki günlerde gerçekleştireceğimiz toplantılarla kamuoyu ile paylaşacağız.
Buradan bir kez daha sendikalı, sendikasız tüm kamu emekçilerine çağrıda bulunuyoruz. “İnsanca yaşam ve insanca çalışma” için sürdürdüğümüz mücadelemizin talepleri sadece KESK’in değil, tüm kamu emekçilerinin, sizlerin talebidir. Gelin bu talepler için mücadeleyi birlikte yükseltelim. Emeğimizi, alın terimizi gasp etmek isteyenlere karşı omuz omuza birlikte olalım.
Yürütme Kurulu