SAYIN ÜYELERİMİZ VE KAMU EMEKÇİSİ ARKADAŞLARIMIZ
KAMU GÖREVLİLERİ DANIŞMA KURULUNDA GÖRÜŞÜLEN VE 657 SAYILI YASADA YAPILMASI DÜŞÜNÜLEN DEĞİŞİKLİKLER
Sendikamız 28 Mart 2013 tarihinde yapılan Kamu Personeli Danışma Kurulu toplantısına katılmıştır. Devlet Personel Başkanlığı (DPB) tarafından 22.03.2013 tarihinde konfederasyonumuza gönderilen yazıda; söz konusu toplantının gündeminin 2012-2013 yıllarını kapsayan toplu sözleşmede kesinleşmiş kararların görüşülmesi olarak belirlemişti. Ancak 27 Mart 2013 Çarşamba akşam saatlerinde Devlet Personel Başkanlığı tarafından konfederasyonlara yeni bir yazı daha gönderilerek 657 DMK yapılması düşünülen değişiklikleri içerir yeni bir gündem gönderilmiştir. Değişiklik yazısının bir gün önce gönderilmesi dikkat çekici olmakla birlikte yeni Danışma Kurulu Toplantısının gündemi ve kurulda geçen konuşmalar üzerinden konu ile ilgili düşüncelerimiz aşağıdaki gibidir:
1- 657 sayılı kanunda öngörülen personel statülerinin değerlendirilmesi,
Bu madde direk iş güvenliğinin kendisi olmakla birlikte hükümet üç büyük konfederasyonu ve yetkili sendika başkanlarını çağırarak konu ile ilgili fikirlerini almak istediklerini belirtmiştir. Unutmamak gerekir ki hükümet daha önce anayasa yapım süreci, kadına yönelik şiddetin engellenmesi yasası gibi birçok konu ve düzenlemede sivil toplum örgütlerinin sözüm ona görüşünü almıştı ama sonuçta yine tüm söylenenlere kulak tıkayarak yine kendi bildiğini yapmıştı. Hükümetin konu ile ilgili üç farklı önerileri de bulunmuştur bunlar;
$1a) Kamu alnındaki tüm statülerin(4A memur, 4B sözleşmeli çalışan, 4C geçici personel, 4D daimi işçi) teke indirilerek çalışanların hepsinin sözleşmeli olması ve ayrım yapılmadan çalışanlar olarak nitelendirilmesi
$1b) Tüm kamu çalışanlarının iki başlık altında toplanarak kamu çalışanı memur ve/veya kamu işçisi olarak nitelendirilmesi
$1c) Tüm çalışanların iş güvenceli kamu çalışanı memur olarak nitelendirilmesi
Bunları seçenek olarak sunan hükümet aynı zamanda anayasa komisyonunda anayasanın 128. Maddesinde yer alan ‘Devletin asli ve sürekli işleri devlet memurları eliyle görülür’ ibaresinin kaldırılarak “çalışanlar eliyle görülür” ibaresinin konmasını teklif etmiştir ki buda hali hazırda bir planın bulunduğunun göstergesidir. 128. Madde devlet memurluğunu anlatan ve Anayasal güvence sağlayan bir maddedir ve bu madde değişirse, buna bağlı olarak 657 sayılı DMK’da devlet memurluğu kavramı yok sayılacak ve iş güvencesi olmayan bir istihdam sistemi getirilecektir.
Birbirinden oldukça farklı bu öneriler göstermektedir ki hükümet her konuda yaptığı gibi sahte demokrasi gösterilerine devam etmekte ve emekçilerin zihinlerini bulandırmak istemektedir. Özelleştirmelerin güvencesizliğin AKP döneminde tavan yaptığını da düşünecek olursak son dönemde emek alanına yapılan saldırıların en büyüğü ile karşı karşıya olduğumuz maalesef bir gerçektir.
2- Personel dağılımındaki dengesizliğin değerlendirilmesi,
Belirli sürelerle mesela üç veya beş görev yılının sonunda tüm kamu çalışanlarının rotasyona(görev yeri değiştirme) tabi tutulması önerisidir. Bu girişim hali hazırda var olan, il müdürü ve üst kademe yöneticilere uygulanan rotasyonun tüm çalışanları kapsaması anlamına gelmektedir. Kamuda yaklaşık 2,5 milyon kamu emekçisi çalışmaktadır. Her defasında harcırah yolluk ödenerek yer değişikliği yapılmasından doğacak maliyete uyum sorunlarından kaynaklanan iş veriminde ki düşme de eklenince bu durumun gerçekleştirilebilirlik durumu tartışılır haldedir. Diğer bir seçenekte harcırahsız yolluksuz çalışanları sürgün hayatına mahkum etmek olabilir ki hükümetin emek düşmanı politikaları da göz önüne alınırsa asıl gerçeğe dönüşebilecek durum bu olur.
3- Kamu kuruluşlarında yöneticilik görevlerine atanmada aranan hizmet süresi şartı ile yöneticilik görev sürelerinin değerlendirilmesi,
AKP hükümeti kadrolaşmada kendinden önce gelen hükümetlerin çok üstünde bir performans sergilemiş olmasına rağmen, kamu alanına iktidardan gitse dahi yıllarca yetecek kadroyu yerleştirmenin çabası içerisindedir. Üst düzey yönetici atamalarında şu haliyle 10-12 yıl olan zorunlu hizmet süresinin kadro unvanlarına göre 3-5-7 hizmet yılı şartına düşürmek istemektedir. Cemaatin genç neferlerine kadro açılması gerekmektedir.
Somut bir örnekle açıklamak gerekirse; 2013 de Kültür ve Turizm Bakanının değişmesi ile Profesör unvanlı Kütüphaneler Ve Yayımlar Genel Müdürünün yerini Kültür Turizm Uzman Yardımsı olarak AKP eliyle işe alınan personelin alması birkaç yıl içerisinde böyle bir kurumun en üst düzey yöneticiliğine iktidara yakın olan birinin kolaylıkla gelinebileceğini göstermektedir.
Kamuya dışarıdan CEO tarzı yönetici atanabilmesinin sağlanması üst düzey devlet memurlarının iktidarlarla gelip gitmesi için düzenlemeler yapılması hedeflenmektedir. Yani kamu görevlisi halka hizmetle görevli kamu çalışanı demek iken iktidara hizmet eden tamamen iktidar güdümündeki personel haline getirilmek istenmektedir. Bu yöneticilerden kasıt Daire Başkanlarından başlamak üzere Genel Müdürler, Genel Müdür Yardımcıları ve Müsteşarlardır. Yani kurumların hiyerarşide en üstte olan yön yöneticilerini kapsamaktadır.
4- Kariyer mesleklere atanma şartlarının değerlendirilmesi,
KPSS, Yabancı Dil Sınavlarından yeterli düzeyde puan alamayan ilgili kişilerin kolaylıkla bu mesleklere atanması ve kısa sürede üst düzey yönetimlere gelmesini hedeflemektedir. Kariyer mesleklere atama şartlarının değiştirilmesinden kasıt örneğin her meslek için gerekli olan dil şartının kaldırılması, üç yıl olan uzman yardımcılığı sürelerinin iki yıla düşürülmesi, uzman yardımcılığından uzmanlığa geçişteki tez şartının esnetilmesi gibi konuları kapsamaktadır. En somut haliyle; Türkiye’nin Bern Büyükelçiliğine 12 bin dolar maaşla yabancı dil bilmeyen bir Basın Ataşesi atanabilir, Ataşe’ye aylık 6 bin dolara tercüman da tutulabilir. Bu madde de ki atanma şartlarının değerlendirilmesin kasıt niteliksiz olan parti kadrolarının mevzilendirilmesidir.
5- 657 sayılı kanunda öngörülen disiplin cezalarının değerlendirilmesi,
Kamu Görevlileri Danışma Kurulu toplantısında, Çalışma Bakanının Devlet Personel Başkan Yardımcısına konu ile ilgili bir fıkra anlatmasını istemiştir. Fıkrada: “kınama cezası alan bir memura cezası amiri tarafından telefonda tebliğ edilirken memur; teşekkür ediyorum müdürüm bende sizi kınıyorum deyip telefonu yüzüne kapatmış.”
Yani yapılması düşünülen değişikliklerin bu kadar basit ve masumane olduğunu ifade etmek istiyorlar. Uyarı ve kınama cezalarının kaldırılmasını iyi niyetli bir düzenleme olarak algılatmaya çalışıyorlar. Hali hazırda çalışanlara verilen cezalar suçla orantılı düzeyde gerçekleşmemektedir. Torba yasa ile disiplin amirlerine tanınan yetki genişletilmiş ve amirlerin keyfi uygulamalar yapmalarına zemin hazırlamıştır. Yapılacak bu düzenleme ile karşılığı uyarma olacak bir hatanın bile aylıktan kesme, kademe ilerleme ve memuriyetten atılma gibi cezalarla sonuçlandırılabileceği unutulmamalıdır.
Tüm bu değerlendirmelerin ışığında emekçiler için gelecek en büyük saldırı dalgası budur. İş güvencesi bizim açımızdan tartışılmaz bir noktadır ve çocuklarımıza bırakacağımız mirastır. Bizi bekleyen tehdidi çok iyi görmek ve tedbirini almak zorundayız. Bu nedenle hepinizi KÜLTÜR SANAT-SEN’ de örgütlü olmaya ve geleceğimize sahip çıkmaya davet ediyoruz.
KÜLTÜR SANAT-SEN