27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü Kutlu Olsun!
Türkiye’de eğitimden sağlığa her alanda yozlaşmanın ve gericileşmenin ivme kazandığı son dönemde toplumsal açıdan sanatın ve kültürel değerlerin önemi giderek daha da artmaktadır. Kültür ve sanatı “boş işler” olarak gören mevcut siyasal gerici zihniyet, tarihsel, kültürel, sanatsal değerleri de giderek yozlaştırmaya ve Orta çağ karanlığına itmeye çalışmaktadır. Sanata ve kültürel değerlere yöneltilen saldırıların tam ortasında mücadelemize devam ederken, öte yandan da tüm kamu hizmetlerinde olduğu gibi sanat ve kültür alanında görev yapan sanatçılarımızın esnek, güvencesiz, kuralsız çalışma koşullarına maruz bırakıldıkları gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bugün Devlet Tiyatroları mevcut yasalara rağmen işlevsiz hale getirilmeye çalışılmakta ve açıkça siyasal iktidarın ideolojisinin parçası haline dönüştürülmek istenmektedir. Ayrıca, sanatlarını büyük emeklerle icra eden sanatçılarımıza “belirli süreli hizmet sözleşmesi” ve “misafir sanatçı” gibi uygulamalar dayatılmaktadır. Geçen yıllarda gündeme gelen TÜSAK gibi halk ve sanat arasında uçurum yaratacak, halkın sanata erişimine ket vuracak ve sanatı “genel ahlak kuralları” kisvesi altında belli bir ideolojinin aracı haline getirecek uygulamalar ise kabul edilemezdir.
Son günlerde basında çıkan haberler ise toplumun sanatla ilişkisi açısından sevindirici ve umut vericidir. Her gün bir kaos ortamının yaşandığı ülkemizde Devlet Tiyatroları kapalı gişe oynamakta, sanat ve kültür etkinlikleri giderek ivme kazanmakta ve adeta “toplumsal terapi görevi” üstlenmektedir. Açıktır ki, halk sanatına ve sanatçılarına sahip çıkmaktadır.
Sanat, sansür, baskı ve rant ile mücadele ederken, sanatın üretildiği yapılar ise halka hizmet vermeleri engellenerek ya alışveriş merkezine ya da karakola dönüştürülmektedir. Örneğin, kültürel miras değeri taşıyan Atatürk Kültür Merkezi, 2008 yılından bu yana tek bir çivi dahi çakılmadan akıbetinin ne olacağını beklemektedir. Bu nedenle, Sendikamız, demokratik kitle örgütleriyle birlikte AKM’yi gündeme getirmek için “AKM’deyiz İnisiyatifi” adı altında bir oluşum başlatmıştır ve 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nde yine bir dizi meslek örgütü ve sivil toplum kuruluşu ile birlikte Çağlayan Adliyesi’nde basın açıklaması yaparak “AKM’yi istiyoruz” diyecektir.
Dünya Tiyatrolar Günü’nde sanatın özerk kimliğinin korunmasına ve sanat emekçilerinin sosyal ve ekonomik haklarına ilişkin taleplerimiz şöyledir;
- Sanatın özerk olmasının önündeki tüm engeller ortadan kaldırılmalı ve anayasal güvence altına alınmalıdır.
- Sanat kurumlarının yasalarına dokunulmamalı, sanatı baskı altına alacak tüm girişimler bir daha gündeme getirilmemelidir
- Devlet Tiyatrolarında, Devlet Opera ve Balesinde ve Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne bağlı Senfoni Orkestraları, Koro ve Dans Topluluklarında çalışan sanatçı, teknik personel ve memurların özlük, mali ve sosyal haklarına ilişkin sorunlar çözülmelidir.
- Misafir sanatçıların ve süreli sözleşmeli personelin kadroya alınması ivedilikle gerçekleştirilmelidir.
- Özel tiyatroların yaşamasını sağlayacak sağlıklı destek mekanizmaları kurulmalıdır.
- Sanat mekânları, ivedilikle halkın sanatla buluşacağı mekânlar olarak hizmete açılmalıdır.
- 2008’den beri perdeleri kapalı olan AKM’deki yenilenme çalışmaları ivedilikle başlatılmalı ve halkın hizmetine bir an önce açılmalıdır.
- Yasal dayanağı bulunmayan performansa dayalı çalışma sistemine son verilmeli ve kadrolu, iş güvenceli, sendikalı istihdam biçimi benimsenmelidir.
Kültür Sanat-Sen olarak, tiyatro emekçilerimizin haklarına, sanatına ve sanat mekânlarımıza sonuna kadar sahip çıkmaya devam edeceğimizi bir kez daha vurgulayarak, bütün dünyanın barışın ve sevginin başrolde olduğu bir sahne olması dileklerimizle, 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nü kutluyoruz.
KÜLTÜR SANAT-SEN
GENEL MERKEZİ