Kütüphaneler Haftası, okuma alışkanlığını teşvik etmek, kitap sevgisini artırmak ve toplumda kütüphanelere yönelik bilinci yükseltmek amacıyla 1964’ten beri Mart ayının son haftası kutlanmaktadır. Ancak, ülkemizde kültür ve sanata yönelik saldırılardan kütüphanelerimiz de payını almış, kütüphaneler hem nicel hem de nitel olarak daha da geriletilmiştir. Türkiye’de son dönemde 312 kütüphane kapatılmış, TÜİK’in Kültür İstatistikleri verilerine göre ise, 2004 yılında 1367 olan halk kütüphanesi sayısı 2013 yılında 1118’e gerilemiştir. Avrupa ülkelerine baktığımızda ise kütüphaneler açısından durumun oldukça farklı olduğu görülmektedir. EBLIDA (Kütüphane, Enformasyon ve Dokümantasyon Dernekleri Avrupa Bürosu) istatistiklerine göre; Almanya’da halk kütüphanesi sayısı 9550, Fransa’da ise 9400’dür. Kütüphanelere kayıtlı kullanıcı sayısı bakımından da Türkiye Avrupa ortalamasının çok gerisindedir. Fransa’da kayıtlı kullanıcı sayısı 11.3 milyon, İngiltere’de ise 11.4 milyon iken, Türkiye’de halk kütüphanelerinde kayıtlı kullanıcı sayısı sadece 1 milyondur. Rakamlar Türkiye’de kütüphaneye ve kitaba verilen değeri gözler önüne sererken, ayrıca kültür politikaları açısından da vahim bir tabloyu ortaya koymaktadır.
Okul kütüphanelerinin yetersizliği nedeniyle, kütüphaneler kitap okumak ve araştırma yapmak yerine sadece ödev yapmak ve sınavlara hazırlanmak amacıyla gelen öğrencilerin uğrak yeri haline gelmiştir. Böylece, kütüphaneler, asıl işlevleri olan topluma “kitap okuma, araştırma ve sorgulama” becerisi kazandırma görevlerinden giderek uzaklaşmaktadır. Bilinmektedir ki; özellikle halk kütüphanelerinin başta kırsalda olmak üzere ülkenin dört bir yanında, yeterli eğitim olanaklarına erişemeyen halka ve dezavantajlı gruplara yönelik birer “eğitim ve kültür merkezi” olma işlevi de bulunmaktadır. Ayrıca, eğitim sisteminde yaşanan geriye gidiş, genç beyinleri sorgulamaya itecek derslerin müfredatlardan çıkartılması, ezberci ve bilimsel olmayan eğitim sisteminin benimsenmesi gibi uygulamalar da kütüphanelerin gelecekteki akıbeti konusundaki endişelerimizi giderek arttırmaktadır.
Bilgi-belge yöneticileri ve uzmanlarının istihdam edilmelerinde yaşanan sıkıntılar ve bilgi merkezlerindeki alt yapı sorunlarının çözülmemiş olması ise toplumsal kültür politikalarını da olumsuz etkilemektedir. Öyle ki; ülkemizin birçok ilçesinde kütüphaneci dahi bulunmamaktadır. Zaten, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü’nün bütçeden ayrılan ödeneği yıllar itibariyle gittikçe kısılmış, uzman personellerinin mali, sosyal ve özlük haklarında gerekli iyileştirmeler yapılmamışken, nitelikli bir hizmet beklentisi de mümkün değildir.
Açıktır ki; ülkemizin toplumsal bellekleri olan kütüphaneler yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bir ülkede kütüphaneler niceliksel ve niteliksel olarak geriletildikçe, o ülkeden bilim, sanat ve yazın alanında yeterli üretim ve katkı beklemek imkânsızdır. Bu açıdan kütüphanelerin toplumsal önemi doğru kavranmalı ve kültür politikaları ivedilikle toplumsal fayda sağlayacak düzlemde tekrardan gözden geçirilmelidir.
Kültür Sanat-Sen olarak, geçmişten günümüze ışık tutan, toplumun bilim, kültür ve tarih belleğinin yegâne mekânları kütüphanelerimize ve kütüphane emekçilerimizin haklarına sonuna kadar sahip çıkmaya devam edeceğimizi vurgulayarak, tüm halkımızın Kütüphaneler Haftası’nı kutluyoruz.
KÜLTÜR SANAT-SEN
GENEL MERKEZİ