Kültür ve sanat alanında AKP hükümetinin baskıcı, otoriter, sansürcü ideolojik müdahaleleri giderek artmaktadır. Siyasi iktidarın özgürlük ve özerklik vaadlerini içeren TÜSAK yasa tasarısı taslağı kısa zamanda icraatlarıyla iflas etmiştir.Ainesi iştir kişinin misali TÜSAK gündeme getirildiği andan itibaren hükümetin kültür ve sanata yaptığı müdahaleler sanatı nefes alamaz hale getirmiştir.Başta yıllardır kapalı olan İstanbul Atatürk Kültür Merkezi,her sezon sonu satışa çıkan Akün,Şinasi sahneleri,yıllardır onarılmayan Van Devlet Tiyatrosu binası,satışı planlanan Trabzon Devlet Tiyatrosu ve kullanıma kapatılan Ankara Operet Sahnesi sanatı,sanatçıları ve seyircileri mağdur etmiştir. Bakanlıkta kurulan bir ekip Devlet Tiyatroları repertuarlarına müdahale etmektedir.
Amaç, planlı girişimlerle ödenekli sanat kurumlarını çalışamaz, sanat üretemez hale getirerek “gördünüz mü başarısızlar!” algısı kamuoyunda yaratılmaya çalışılmakta, sanatçılara yönelik cadı avı ve değersizleştirme kampanyası hızlandırılmaktadır.
Ödenekli sanat kurumları yoklukve mağduriyet içindeyken devletin özel tiyatrolara desteği de özel girişimlere, kurdurulan şirketlere ya da yandaş kişilere mali yardıma dönüştürülmektedir. Dostlar Tiyatrosu, Ferhan Şensoy Tiyatrosu, AST gibi toplumdan yana sanat üreten tiyatroların desteği kesilmiştir. Yasa çıkmadan oluşturulan TÜSAK zihniyeti açıkça “yandaşa destek çık, muhalifi engelle” mantığından başka bir anlam taşımamaktadır.
Edebiyat alanında destek verilen yazar, çizer, sanatçı isimleri açıklanmamıştır.
Başta destek verdiği sonra yaş sınırlaması yaparak desteğini çektiği “İTİRAZIM VAR” filmini kısmen yasaklı, “NYMPHOMANİAC” filmini ise yasaklı ilan etmiştir.
Çeviriler ve çevirmenler yargılanmaya başlamıştır.
Altın Portakal Film Festivali ve benzeri festivallere “SANSÜR” damgasını vurmuştur.
Devlet Sanat Kurumlarında sindirme, kadrolaşma yöntemleri ile TÜSAK’A hazırlık planlanmaktadır.Taslak gündeme geldiğinden beri Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı hemen hemen bütün Genel Müdürler değiştirilmiş, yerlerine kurum içinde şartları ve liyakatleri Genel Müdürlüğe elverişli bir çok sanatçı varken, kurum dışından tartışmalı kişiler atanmıştır.TÜSAK’a karşı olduğunu beyan eden senfoni orkestraları müdürleri, DOB idareci ve müdürleri, DT idarecileri ve müdürleri baskı ile istifa etmiş ya da görevden alınmışlardır.
Dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say’a yapılan sansür, İstanbul Devlet Tiyatroları’nda yaşanan hukuksuz sansür girişimi sanata açık bir saldırıdır.TÜSAK yanlısı olduğunu her fırsat ve platformda haykıran A.Nejat Birecik göreve gelir gelmez DT yasasında olmayan bazı titrler ihdas ederek kuruma dışarıdan personel taşımıştır.
Ödenekli sanat kurumlarında istihdam biçimi yarı yarıya taşeron emekçiler üzerine kurulmuştur. Sanat kurumlarının asli kadroları eritilerek yarının sanatçı adayları geleceksizleştirilmiştir. Çalışma koşullarına ve politik baskılara ses çıkaramayacak yevmiyeli gençş sanatçılar kadrolu sanatçılarla karşı karşıya getirilmiş; sanat eğitimi veren üniversite bölümleri hızla varlık nedenlerini yitirmeye başlamış; geleceğin sanatçıları güvencesiz, geleneksiz, geleceksiz bir yarına terk edilmiştir.
Devlet Tiyatroları ile tüm sanat kurumları emekçileri bu tür oyunlara gelmeyeceğiz. Kuşkusuz susmamız beklenmesin. Seyircimize sanatsal üretimimizi, her türlü olumsuzluğa, mağduriyet yaratan durumlara rağmen en nitelikli şekilde sunmak için büyük çaba göstererek yolumuza devam edeceğiz.
Tüm sanat dünyasına, aydınlara, sanatseverlere sesleniyoruz: TÜSAK’ı inceleyiniz. Sanatın tüm dallarını egemen gücün ideolojisinin emrine vermek üzere tasarlanmış bir TUZAK olduğunu göreceksiniz.
SESLENİYORUZ: Sesimize sesinizi katın! Sanatın zincirlenmesine kayıtsız kalmayın.
Görüşme ve bu konular üzerinde düşüncelerimizi,önerilerimizi açıklama talebimizi yineleyerek Sayın Kültür ve Turizm Bakanına sesleniyoruz.
Sanatın çığlığını duyun.Bu çığlık ülkemizin gerçekten demokratikleşmesine sanatın katkı verme isteğinin sesidir..
Yaşasın örgütlü mücadelemiz , yaşasın sanat!
KÜLTÜRSANATSEN-TOMEB-DETİS-TOBAV