Türkiye’de yılda en az 25 töre cinayetinin işlendiği belirtilmektedir. Fakat gerçek sayı bunun çok üzerindedir. Namus ve töre adına kadınlara yönelik kötü muamele, işkence, öldürme, intihara zorlama oranı son yıllarda %25 oranında artmıştır. Cinsel Eğitim, Tedavi ve Araştırma Derneği tarafından 2006 yılında yapılan bir araştırmada namus / töre adı ve söylemiyle işlenen cinayetlere ilişkin tutumlar incelendiğinde, çalışmaya katılan bireylerin %19’unun bu ifadeye kesinlikle veya kısmen katıldığını belirtmiş olması dikkat çekicidir. Kadınlar kendileri için güvenli olarak kabul edilen evlerinde şiddete uğramaktadırlar. Özellikle eşten ayrılma devresi kadınlar için şiddet riskinin arttığı bir devredir.
Türkiye’de 2007 yılında Ayşe Gül Altınay ve Yeşim Arat tarafından yapılan “Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet” başlıklı geniş ölçekli araştırmada her üç kadından birinin fiziksel şiddet gördüğü saptanmıştır. Hayatı boyunca” eşinden en az bir kez fiziksel şiddet görmüş kadınların oranı Türkiye genelinde % 35, Doğu Anadolu genelinde ise % 40 bulunmuştur. En az bir kez fiziksel şiddete maruz kaldığını söyleyenlerin Türkiye genelinde % 49’unun, doğu genelinde ise % 63’ünün bu durumdan daha önce hiç kimseye söz etmemiş olmaları dikkat çekicidir. Türkiye genelinde şiddet gören her iki kadından biri (doğuda her üç kadından yaklaşık ikisi) eşinden gördüğü şiddetle tek başına mücadele etmek durumunda kalmaktadır. Kocalarından boşanmış veya ayrılmış kadınlarda fiziksel şiddet deneyiminin % 78 gibi çok yüksek bir oranlara ulaştığı bildirilmektedir. Eğitim düzeyi arttıkça fiziksel şiddet gördüğünü söyleyen kadınların oranı azalmaktadır. Okuma yazma bilmeyen kadınlar arasında en az bir kez fiziksel şiddete maruz kaldığını söyleyenlerin oranı %43 iken, yüksek öğrenim görmüş kadınlar arasında bu oran % 12’dir. Eşi okuryazar olmayankadınların yarısı en az bir kez fiziksel şiddete maruz kaldığını söylerken, eşin eğitimi yüksekokul ve üniversite düzeyine çıktığında bu oran % 18’e düşmektedir. Aradaki fark ne kadar anlamlı olsa da, yüksek öğrenim görmüş altı erkekten birinin eşine fiziksel şiddet uyguluyor olması da dikkat çekicidir.
Gelir düzeyi arttıkça fiziksel şiddet gördüğünü söyleyen kadınların oranı düşmektedir. Buna karşın hane geliri 2500 YTL’nin üzerindeolan her dört ailenin birinde bile fiziksel şiddetyaşanmaktadır. İllerde oturan kadınların fiziksel şiddete maruz kalma oranları ilçelerde oturanlara göre yaklaşık % 42 daha fazladır. Dayağın en az yaşandığı yerleşim birimleri ilçeler, en çok yaşandığı yerler ise illerdir. Kadınların % 14’ü en az bir kez “istemediği zamanlarda cinsel ilişkiye zorlandığı”nı belirtmiştir. Cinsel şiddete uğradığını söyleyenlerin % 67’si aynı zamanda fiziksel şiddete de maruz kaldığını ifade etmektedir.
Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM), Türkiye Istatistik Kurumu (TUİK) ve Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen, 17.168 kişi ile yapılan görüşmelere dayanan ve 2009 ocak ayında yayınlanan “Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet raporu”na göre de evli kadınların % 11- 29’u eşinden ağır derecede fiziksel şiddet görmektedir. En yüksek oran Kuzeydoğu Anadolu ve Orta Anadolu’da elde edilmiştir. Aynı raporda evli kadınların %15’i eşinin cinsel şiddetine maruz kaldığı belirtilmektedir. En düşük oran % 9 ile Marmara Bölgesinde, en yüksek oran ise % 29 ile Kuzeydoğu Anadolu Bölgesinde elde edilmiştir. Ayrıca fiziksel şiddete maruz kalan kadınlar cinsel şiddet için de yüksek risk taşımaktadırlar. Türkiye genelinde fiziksel şiddet yaşayan kadınların oranının % 42 olduğu, bunun en sık 40- 59 yaş grubunda yaşandığı belirtilmektedir. Eğitim düzeyi ile şiddet oranları arasında tersine ilişki bulunmuştur. Eğitimsiz ve ilkokul düzeyinde eğitimi olan kadınlarda şiddete maruz kalma oran %56 iken, Lise mezunu-üniversite eğitimli olanlarda % 32 bulunmuştur. Üniversite mezunu olanlarda % 17 bulunması, lise ve üstü eğitim olan evli 10 kadından 3 ünde şiddet öyküsünün olması dikkat çekicidir.
Hamilelikte eş veya bir yakınının cinsel şiddetine maruz kaldığını bildiren kadınların oranı, Kuzey Doğu Anadolu’da %18, Marmara bölgesinde %5; eş/partner dışında bir kişiden cinsel şiddete maruz kalan 15 yaş üstü kadınların oranı ise genel olarak % 3, kentlerde %4, kırsalda %2’dir. Kadınlar, istismarcıların yarısının bir tanıdık veya akraba olduğunu belirtmiştir. 15 yaş altında kadınların %7’si cinsel istismara maruz kaldığını bildirmiştir.
Eş şiddeti önemli bir sağlık sorunudur. Aynı taramada eş şiddetini yaşayan kadınların beden ve ruh sağlığı sorununun çok daha yüksek oranda bulunduğuna dikkat çekilmiştir. Ruh sağlığı sorunları arasında intihar önemli bir yer almaktadır. Eş şiddeti nedeni ile tamamlanmış intiharların tam sayısı ve oranı bilinmemektedir. Ancak şiddet mağduru kadınlara intihar düşünceleri ve/veya girişimleri sorulduğunda intihar riskinin küçümsenmemesi gereken bir sorun olduğuna dikkat çekilmiştir. Eşlerinden fiziksel ve/veya cinsel şiddet gören evli kadınların içinde, şiddet görmeyen kadınlara göre hayatına son vermeyi düşünmüş olanlar dört kat, son vermiş olanların oranı üç kat fazladır. Kendini öldürme girişiminde bulunanların oranı 4 kat fazladır ( %15). Buna karşı, eş şiddeti nedeniyle resmi bir kurum veya bir Sivil Toplum Kuruluşuna başvurma oranı hala çok düşüktür (%8).
Kız çcuklarının erken yaşta evlendirilmeleri de şiddete zemin hazırlayan, kız çocuklarını eğitim, sağlık, kendini geliştirme, ailesiyle görüşme gibi haklarından mahrum etmekte ve birçok sosyal, ruhsal ve sağlık sorunlarına neden olmaktadır. Bu konuda da Birleşmiş Milletlerin ilgili kampanyalarına destek vererek farkındalığı arttırmalıyız.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden (AİHM) aile içi şiddet nedeniyle ceza alan ilk ülke Türkiye’dir. Bu cezanın alınmasını neden olan kişi devlet tarafından korunamamasına bağlı olarak eşi tarafından öldürülmüş bir kadındır.