Genel Başkanımız Yavuz Demirkaya: ‘Güvenceli çalışma kırmızı çizgimiz’
Barolar ile sanat alanında faaliyet gösteren sendika dernek vb kuruluş ve meslek örgütlerinin bir araya geldiği Hukuk Sanat Buluşmasında gündemdeki TÜSAK tasarısı eleştirisi damga vurdu. Türkiye Barolar Birliği(TBB)’nin ev sahipliğinde gerçekleşen buluşmada sanat örgütleriyle TBB arasında işbirliği protokolü de imzalandı. Buluşmada söz alan sanatçılar ve kurum temsilcileri sanat kurumlarının kapatılarak tüm sanat faaliyetlerinin 11 kişilik bir kurula devredilmesinin öngörüldüğü TÜSAK tasarısına Tepki gösterdiler. Genel Başkanımız Yavuz Demirkaya’da bir konuşma yaptı.
Genel Başkanımız Yavuz Demirkaya’nın da hedefinde TÜSAK tasarısı vardı. TÜSAK ile esnek, Güvencesiz, Sigortasız ve Sendikasız çalışma öngörüldüğünün altını çizen Demirkaya, “Şu an TÜSAK’ın pratik anlamında uygulaması sanat kurumlarında var. Sanat kurumları yarı yarıya taşeronlaştırılmış durumda” dedi. Güvenceli istihdamın giderek sanat kurumlarından kaldırıldığını ifade eden Demirkaya, güvenceli kadroların giderek boşaldığını ancak yerine aynı haklara sahip yeni istihdam yapılmadığını söyledi.
‘FRANSA SANAT SENDİKASI TÜSAK KONUSUNDA BİZİ UYARDI’
Bu kadroların yerine süreli sözleşmeli personel ve misafir sanatçı kadrolarına istihdam edildiğini ifade eden Demirkaya, Fransa’da sanat alanında faaliyet gösteren SÜT adlı sendikanın kendilerini TÜSAK konusunda uyardığını belirtti. Fransa’da Provaya 5 dakika bile geç kalsanız performans düşüklüğü nedeniyle iş akdinin feshedilebildiğini anlatan Demirkaya, “böyle bir sebeple işten atılan sanatçı, bırakın Paris’i tüm Fransa’da bile iş bulamıyor” dedi. Tüm kültür ve sanat emekçilerine seslenerek mücadele çağrısı yapan Demirkaya, güvencemize sahip çıkalım. Asla taşeronlaştırmaya, güvencesizleştirmeye izin vermeyelim” dedi. Demirkaya, “Aynı zamanda konfederasyonumuz KESK’in bu yasaya karşı bizimle birlikte mücadele edeceğini buradan bir kez daha deklare ediyorum. Bu yasaya çok geniş kitlesellikte bir tepki var. Bu kitleselliği ve tepkiyi birleştirerek dayanışma içerisinde mücadele edelim” dedi. “Gücümüzün farkında olalım” diyerek sözlerine devam eden Demirkaya, “TÜSAK’ı AKP’nin istediği şekilde değil kendi taleplerimiz üzerinden tartışmayı öneriyorum” dedi.
Genel Başkanımız Yavuz Demirkaya’nın konuşmasının tam metni şöyle :
Öncelikle bu güzel topluluğu, değerli katılımcıları, sahne ve sanat emekçilerini saygıyla selamlıyorum. Sendikam adına bu güzel buluşmayı gerçekleştiren başta Türkiye Barolar Birliği olmak üzere emeği geçen herkesi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar.
Kültür, sanat emekçilerini temsil eden aynı zamanda kamuda Toplu İş Sözleşmesi yapan yetkili sendika olarak geçtiğimiz beş yıl boyunca biz bu tehlikeyi gören yerden ısrarla hükümeti masaya getirmeye çalıştık. Bu mevcut yasalardaki sıkıntıları aşmak için mücadeleyi örmeye çalıştık. Bunun için yüzlerce dava açtık. Mevcut yasaları, sahne emekçilerine tek tek görüşerek anlattık. Değişikliğin ve alternatifin ne olduğunu kendilerine bilgi olarak sunmaya çalıştık. Geldiğimiz noktada işe yeni başlamıyoruz. Nerdeyse bitirmek üzereyiz. Kısacası 5441 sayılı kanun, bizim kamudaki sanat kurumlarını ilgilendiren ve cumhuriyet tarihinin şu ana kadar çıkmış en önemli temel yasa Devlet Tiyatrolarının Kuruluşu Hakkındaki Kanunu’na 1970 yılında opera yasaları da eklendi. Bu yasalar iki darbe onlarca kriz atlattı. Ne siyasal anlamda değiştirilme gereği duyuldu. Ne de para yok denilip kriz aşamasında biz bunları piyasaya sürelim dendi. Ta ki AKP hükümeti gelene kadar. Peki “ neden TÜSAK gibi bir yapı düşünüldü?” sorusu akla geliyor. Burada TÜSAK’ı hiç bir şekilde tartışmayacağım. Çünkü 5441,1309 ve 1310 üzerinde sendikamızın ve çeşitli sanat örgütlerinin alternatifi var. İlgili yasalarda “özel yasası çıkıncaya kadar” diyor. Ama çıkarılmadı. İstenilseydi TRT yasası gibi özel yasa çıkarılabilirdi. Güzel sanatların yasası dahi yok. Bu yasanın olmadığı yerde teamüllerle yönetilen sanat kurumları vardır. Dolayısıyla biz bu yasaları özel yasa çıkana kadar 657’ye atıf yaparak güvenceyi kaldırın diyebilir miyiz? Bir kere ne istediğimizi çok iyi bilmeliyiz. Buradan AKP’ye mesajı doğru göndermek zorundayız. Bu açıdan bir özel yasa elimizde var hazırladık buyurun tartışalım. İki bu kurumların tüzüklerinin çıkması gerekiyor. Tüzüklerle ilgili biz beş yıldır hazırladığımız tüzüğü sanat kurumlarıyla birlikte tiyatrolara gönderiyoruz. Devlet Tiyatroları Genel Müdürü “Tüzüğün çalışılması ve çıkarılması” diye imza atmıştır. Buradan da söylüyorum göreve davet ediyorum. Attığın imzanın arkasında dur. Bu kadar sanat örgütüne saygısızlık yapma. Gel Kültür Bakanı’nı da bu konuya ortak et. Alternatif özel yasa ve tüzüğü çıkarmalıyız. Güzel sanatların yasasını çıkarmalıyız. Aynı düşünceler üzerinden sendikamızın mücadele edeceğini söylemek üzere buraya geldim. Bir diğer noktada TÜSAK la ilgili olarak getirilmesi istenen şudur: Esnek, güvencesiz sigortasız ve de sendikasız istihdam yaratmak. Bunu neden söylüyorum. Şuan TÜSAK’ın pratik anlamında uygulaması sanat kurumlarında var. Sanat kurumları yarı yarıya taşeronlaştırılmıştır. Buradan herkesin bilgisinin olmasını istiyorum güvenceli istihdam yoktur. Kadro alınmıyor ki güvenceli istihdam olsun. Emekliye gideceklere neden teşvik veriyorlar çünkü ‘siz gidin zaten sayı olarak da çok değilsiniz yerinize prova temsil başına personel alınacak’ diyor yasa. Fransa sanat kurumlarında örgütlü sendika SÜT sendikası TÜSAK konusunda bizi uyardı. “Provaya 5 dakika geç kaldınız, Sizin performansınızı beğenmiyorum” diyerek iş akdinize son verilebiliniyor. Böylelikle sanatçılar bırakın Paris operasında, tüm Fransa’da iş bulamıyor. Dolayısıyla bu tehlikeyi görerek güvencemize sahip çıkalım. Asla taşeronlaştırmaya, güvencesizleştirmeye izin vermeyelim. Avrupa Birliğinden örnekler böyle burada siyasi müdahale doğrudan hükümetlerin ideolojilerinin sanatını yaratma çabasıdır. Ticarileştirme toplumu siyasal anlamda değiştirmede sanatın gücünü kullanmak ve istihdamı güvencesizleştirmek istiyorlar. Misafir sanatçı ve süreli sözleşmeli istihdam yapısını tamamen yerleştirmek istiyorlar. Ki bu arkadaşlarımız şuan bile sendikal haklara sahip değiller. Sendikadan bahsediliyoruz. Peki nasıl sendika? Şu an bu yasa tasarısını destekleyen Memur-Sen gibi sendika değil. Sendika, emeğin haklarını güvenceli istihdamı savunursa sendika olur. Emekçilerden aldığı talepleri hayata geçirme mücadelesi verebilirse sendika sendika olur. Burada Sayın Orhan Alkaya’nın bıraktığı yerden devam etmek istiyorum. Hep beraber dayanışmayı örelim. Ki en zor yaptığımız işlerden bir tanesi bu. Evet. Çok iyi tespitler yapıyoruz, çok iyi eleştiriler yapıyoruz. Alternatiflerimizde var. Ama yan yana geldiğimizde sen ben noktasına düşmekteyiz. Bunu yapmamak adına Sanatçılar hareketi, sanatçılar girişimi Özerk sanat konseyi (ki ÖSK onlarca demokratik örgüt ve sanat örgütlerinden oluşan bir yapı) birçok kez kurultay yapmış TÜSAK’tan önce “Özerk sanat yasası nasıl olmalı?” diye bir taslak hazırlamış bir yapıdan bahsediyoruz. Bütün bunların bir araya gelmesi çok önemli ve aynı zamanda. Konfederasyonumuz KESK, 230 bin üyesiyle bu yasaya karşı bizimle birliktedir. Bunu buradan deklare ediyorum. Çok ciddi bir kitlesellik var ve KESK bu konuda sizin yanınızda olacağını geçtiğimiz hafta yineledi. Biz alternatiflerimizi söyledik önümüzdeki süreçlerde TÜSAK ‘ı tartışmaya değil bizim söylediklerimizi tartışmayı öneriyoruz. O yüzden bu oluşumu destekliyor ve tekrar şükranlarımı sunuyorum yolunuz açık olsun arkadaşlar sağ olun.