2018 KOORDİNASYON TOPLANTISI
01-02 Haziran 2018 Tarihlerinde düzenlenen Devlet Tiyatroları Koordinasyon toplantısına Genel Başkanımız Ferahi VARDAL ve Genel Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Sekreterimiz Murat ÇİDAMLI katılım sağlamış ve bir bildiri sunumu gerçekleştirmişlerdir.Genel başkanımız Ferahi VARDAL tarafından sunulan bildirimizde Devlet Tiyatrolarının gelecek sezon öncesinde yapmaları gerekenler kısaca aktarılmıştır.
Devlet Tiyatrosu’nun değerli çalışanları sizleri selamlıyorum. 2017-2018 tiyatro sezonunun değerlendirilmesi ve 2018-2019 tiyatro sezonunun planlanması amacıyla gerçekleştirdiğiniz bu Koordinasyon Toplantısına emekleriyle katkısı olan herkese teşekkürlerimizi sunarız. Devlet Tiyatrosu’nun sorunlarının masaya yatırıldığı, geleceğe dair planlama ve stratejinin çalışanlarla paylaşıldığı bu çok değerli toplantı ne yazık ki bir dönem kesintiye uğramıştı. Geçen yıl yeniden gerçekleşen ve önümüzdeki yıllarda genişleyerek gerçekleştirilmesini umduğumuz bu önemli toplantıya bu yıl sendikamız Kültür, Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası olarak yeni bir yönetim ve yeni bir anlayışla katılıyoruz.
Üyelerinin tabandan tavana, yerel ölçekte örgütlendiği ve temsil edildiği bir sendikacılık hareketini hayata geçirme konusunda sizlerin katkılarını her alanda beklediğimizi öncelikle dile getirmeliyim. Kültür ve Sanat faaliyetlerinin her alanında olduğu gibi Devlet Tiyarosu’nun sanatsal üretim ikliminin her aşamasında da çalışanların, üretenlerin, sanat emekçilerinin yanında yer almaya devam edeceğiz. Sendikamız özlük haklar, hukuki, mali konular, kadın ve LGBTİ çalışanların ve her türlü ayrımcılığa maruz kalan bireylerin, kurumsal mobbing ve taciz sorunlarının alanında mücadele ettiği-edeceği gibi, kurumun temel etik-estetik sorunlarının, Türkiye kamuoyu gözündeki değerinin ve bir bütün olarak Kültür- Sanat alanındaki varlık sınırlarının yanında mücadelesini sürdürecektir.
TÜSAK adı altında, kültür-sanat alanında faaliyet gösteren kurumların tamamen akıl ve vicdan dışı bir oluşum içinde bir araya getirilerek, bir cendereye hapsedilme çabasına hep birlikte tanık olduk. Bu sürece alanda faaliyet gösteren demokratik Kitle Örgütleri ve aklı-sağduyusu yerinde bireyler olarak haklı itirazlarımızla karşı durduk ve bu süreci engelledik. Kendinden ve kendi ideolojisinden başka her türlü varlık alanını değersizleştiren iktidar odaklarının sanata ve sanatçıya saldırılarına hep birlikte tanık olduk ve bu saldırılara karşı hep birlikte göğüs gerdik.
Çağdışı sansüre, kültürel varlıklarımızın rant uğruna yağmalanmasına, kar odaklı sanatsal yapılanmalara, çalışanların haklarının gün be gün tırpanlanmasına, kadının sahnedeki varlığını tehdit olarak algılayan çağdışı örümcek zihinli kafalara hep birlikte tanık olduk, bunlara karşı direndik ve sonuna kadar direnmeye devam edeceğiz. Bu gerici- liberal yağma ekonomisinin emek cephesi karşısındaki yeni hamlelerinin farkındayız. TÜSAK ile beynimize, sahnemize, tarihi ve kültürel mirasımıza istediği gibi çöreklenemeyen rant cephesi bu kez de Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı ilga ederek, “Kültür” kısmını Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlamaya çalışarak neyi hedeflemektedir?
Eğitim sistemini bir türlü düzenleyemeyen, ülkemizin geleceği olan minik beyinleri yaz boz tahtası haline getirdiğini kendi bile itiraf eden iktidar; ısrarla çalışanların, sanat emekçilerinin, meslek örgütlerinin ve sanat disiplininde faaliyet gösteren bilim insanlarının görüşlerine başvurmadan böyle bir düzenleme girişimiyle adeta sahnelerimizin altına dinamit lokumu yerleştirmektedir. Kültür-Sanat alanının politika ve politikacılar tarafından böylesine özensiz, böylesine hor kullanıldığı, manipüle edildiği bir tarzı siyaset kültürel hayatımıza hiçbir fayda sağlamayacağı gibi, sadece ve sadece bu milletin kalbine bir hançer olup saplanmaktan öteye gitmeyecek bir hamledir.
Biz sendika olarak bu yıl yeni bir çalışma yürütmeye başladık. Çalışanlarımızın sorunlarıyla ilgili küçük bir alan araştırması gerçekleştirdik. Vaktimiz ve kaynaklarımız kısıtlıydı. Önümüzdeki dönemde bu çalışmayı profesyonelleştirerek yürütmeyi hedeflemekteyiz. Ancak bu küçük çalışma bile, bilimsel istatistiki veriler içermemesine, her kategorideki verinin analizinin yeterli antropolojik-sosyolojik bilgiyle, süre darlığı nedeniyle işlenememesine rağmen oldukça çarpıcı. Geliştirerek raporlaştıracağımız bu çalışmanın önemli bazı başlıklarını sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Bu çalışmanın, yüz yüze gerçekleştirdiğimiz görüşmeleri neticesinde ortaya çıkan en önemli gerçek, her birimden çalışanın kendini “değersiz” hissettiği gerçeğidir.
Devlet Tiyatroları çalışanları yaşadığımız yaklaşık 6 yıllık süreçte kapatılma, lağvedilme, basın yoluyla aşağılanma, ücretlerin reel ve gizli enflasyon karşısındaki erozyonu sonucu bu değersizliği yaptığımız her görüşmenin ana fikri olarak tarafımıza iletmişlerdir. Gelir darlığı ve özlük hakların durağan seyri karşısında öz saygısını ve toplumsal itibarını yitiren bireylerden oluşan bir kurum bırakınız sanat üretimini, onurlu bir hayat sürdürme temel insan hakkının ona verdiği özgür ve güvenli yaşam standartları açısından da tehdit altında olacaktır.
8 yıldır açılmayan sanatçı ve teknik personel kadro sınavı bölge tiyatrolarımızı kapanmanın eşiğine getirmiş, merkezlerde Süreli Sözleşmeli Personel ve Mezun Sanatçı ile kadrolular arasında sınıfsal ve sosyal çatlaklar oluşmasına yol açmıştır. İcra görevini yerine getirmekle yükümlü iktidar, sermaye sınıfından yana aldığı tavırla, çalışanlarımızı esnek çalışma düzenlemeleri ile temel insan haklarından olan sosyal güvenlik ve eşit işe eşit ücret haklarından mahrum bırakmaktadır. Tiyatro alanında faaliyet gösteren memur ve teknik personel diğer iş kollarından farklı ve özellikli eğitim ve hassasiyetlere haiz olmak durumundadır. Sahne marangozu mobilyacıdan, Işık biriminde çalışan yaratıcı ve teknik kadro elektirikçiden ve sahne terzisi overlokçudan tamamen farklı yeteneklere haizdir.
Üyelerimizin temel sorun, görüş ve önerileri aşağıda sıralanmaya çalışılmıştır:
* Aldıkları ücretin yıllar karşısında eriyerek dizi ve yan sektörlere bağımlı hale gelmeleri.
*Kurumda çalışan-çalışmayan ayrımının yapılmaması ve bunun ücretlere pozitif yönde yansımaması. Bu kendi içinde şu hassas noktaları içermemektedir. Kötü niyet harici çeşitli nedenlerle zorunlu olarak çalışamayan bireylerin ücretleri Teşvik İkramiyesi korkusuyla baskılanmamalıdır. Kadın sanatçı personel oynamak istediği halde oyunlardaki kadın rollerinin azlığı sonucu görev dışı kalmaktadırlar. Kadınların sahnede yer almasının önünü açacak her türlü proje ivedilikle hayata geçirilmelidir. Bir diğer husus sadece sahneye çıkma sıklığına bağlı olabilecek skor sistemi sanat alanında bağlayıcı değildir. Üstün gayret ve üstün yetenek ek ücretlendirmelerle değerlendirilmeli, kazanılmış hakların budanması sanatçıların ensesinde Demokles’in kılıcı misali bir tehdit unsuru olarak sallandırılmamalıdır. Aynı zamanda sanat yönetmeni olan müdürler ve sanatçıların oylarıyla seçilecek bölgesel sanat yönetim kurulları aracılığı ile çalışanların ücret politikası farklı bir anlayışla yeniden oluşturulabilir. Bu önerilen sistem, özerk ve özgür sanat kurumu yapılandırılması olarak geçmişte gündeme pek çok kez gelmiş, ancak yönetenlerin çıkarları açısından sürekli olarak geri bırakılıp, hayata geçirilmemiş özerk sanat kurumu sistemdir.
*Memurlar için yaklaşık yedi yıldır görevde yükselme sınavları yapılmamıştır. Bütün birimlerde Şef kadrosu için yükselme sınavı her yıl açılabilmelidir.
* 3600 Ek Gösterge bütün birimlerden aldığımız ortak bir taleptir. Emekli olan arkadaşlar emekliliklerinde, çalıştıkları aylardan yüksek maaş almakta, bu yüzden yetişmiş personel açısından sürekli kan kaybı yaşanmaktadır kadrolarının B kadrosuna geçişi için acil çalışma yapılmalıdır. Buna ek olarak maaşların temel tabanını oluşturan aylık göstergede yapılabilecek iyileştirme normalde Toplu iş Sözleşmesinde yetkili sendikanın gündeme getirmesi gereken, çalışanların sürekli altını çizmesi gereken bir başka husustur.
* Bayan Terzi Atölyesi mekânsal olarak yetersizdir. Bu KİK toplantılarında defalarca dile getirilmiş ancak çözüm yoluna gidilememiştir. Havalandırma, çalışma alanının temizliği ve sosyal yaşam alanı yeniden düzenlenmelidir. Sahnede görevli giydiriciler ve atölye görevleri yeniden düzenlenmelidir. Giydiricilerin görevli oldukları oyunlara devamı özel önem arz etmektedir. Oyun çakışması dolayısıyla yaşanan karmaşa sahneye yansımaktadır.
*Tesislerde acil müdahale ekipmanı ve görevli doktor bulundurulması zorunludur.
*SSP’liler için; puantaj kaydı 26 değil 30 gün üzerinden tutulmalıdır. Yıllık izinler zorunlu 15 gün üzerinden değil, yıllık ücretli izin kriterlerine göre yeniden düzenlenmelidir. Sigortalı giriş ve çıkışları önüne geçilerek kıdem tazminatı hakkı sağlanmalıdır. Teknik kadro sınavı açılmalıdır.
*Yapılan sınav ve atamalarda liyakat ve objektif kriterler göz önünde bulundurulmalı, sınavlar şeffaf, torpil şaibesinden uzak ve tarafsız jüriler eşliğinde gerçekleştirilmelidir.
* Tayinlerde diğer bütün kurumlarda uygulanan sürekli görev yolluğu hakkı kurumumuzca her hangi bir dava konusu oluşturulmadan ödenmelidir.
* Devletimizin zarara uğratılmaması adına, emsal teşkil eden bütün mahkeme kararları derhal uygulanmalıdır.
*Sahneye bağlı çalışan İdari Müdür, Gişe Memuru, Bilet KONTROL Memuru, Teşrifatçı ve benzeri idari personelin tüm bölge müdürlüklerinde çalışma şartları ve eğitimleri standart hale getirilmelidir.
* Büyükşehir statüsüne sahip illerde bulunan müdürlüklerdeki idari personel, gündüz servislerinden faydalanmalıdır.
* Sahne ve atölyelerin temizliği hizmet alımı yoluyla, sezonda en az iki kez biyolojik ve serbest radikaller açısından en son teknolojiyle sağlanmalıdır.
* Bağlı sahnelerin ışık ve ses tertibatlarında standardizasyona gidilmelidir. Sahne girişleri, personelin elle taşıma yaptığı gerçeği göz önünde bulundurularak yeniden düzenlenmelidir. Aksi takdirde oluşabilecek bedensel bütünlük ihlalleri iş kayıplarından idare sorumludur.
*Kondüvitler dijital sistem açısından iç eğitime tabi tutulmalı, analog sistem dijital sistem ile değiştirilmelidir. KONDÜVİTLERE KULAK-RİTM VE TEMEL SOLFEJ EĞİTİMİ VERİLMELİDİR. Bu çalışma sonrası, Opera ’da olduğu gibi, C kadrosundan B kadrosuna geçişleri sağlanmalıdır.
* Sinevizyon çalışanları bilimleştirilmeli, var olan ekipmanın yıllık bakımı mutlaka sezon öncesi yapılmalı ve pahalı hızla eskiyen teknoloji satın alınması yerine kiralama olanaklarının önü açılmalıdır.
* Yurtiçi görev harcırahları iyileştirilmelidir. Turne öncesi turne öncüsü sistemi her düzeyde uygulanmalıdır. Kültür Müdürlüklerinin afiş ve bez pankart dağıtımında gönülsüz çalıştığı bölgeler tespit edilmeli ve önlem alınmalıdır. Bilet satışı ve seyirciyle buluşma gibi en önemli bir görev denetlenemez hale gelmiştir. Konuyla ilgili Ar-Ge çalışmaları ivedilikle hayata geçirilmelidir.
* Atölyelerde kullanılan her türlü kimyasal malzemenin Avrupa Standartları uygunluk kriterleri açısından denetimi üçüncü şahıslara yaptırılmalıdır. Kanserojen boya ve malzemeler uygulayan teknik ve kullanan sanatçı personel açısından hayati önem arz etmektedir.
* Bir cezalandırma yöntemi olarak beli bir birimde çalışan bir birey, yönetimle ters düştüğü, mahkemelik olduğu bir durumda temel disipliniyle ilgisiz bir başka birimde görevlendirilmemelidir.
*İstanbul Devlet Tiyatrosu Yeni Bosna tesislerindeki teknik sorunlar KİK kararlarında uzlaşılan ilkeler doğrultusunda düzenlenmelidir.
* İrfan Şahinbaş Atölyelerindeki Operaya ait alan konusunda girişimde bulunulmalı, bu alan atölyelerin ihtiyaçları, prova salonu, sosyal tesis ve kreş imkanı verecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.
SAYGILARIMIZLA.
FERAHİ VARDAL
KÜLTÜR SANAT VE TURİZM EMEKÇİLERİ SENDİKSI GENEL BAŞKANI