Kültür ve Turizm Bakanlığının 2014 bütçesi hakkında görüş ve önerilerimiz TBMM Plan Bütçe Komisyonunun bazı üyelerine sunulmuştur. Ayrıca 18 Kasım 2013 tarihinde Kültür Sanat Sen Genel Merkez üyeleri ile TBMM Plan Bütçe komisyon üyeleri görüşmelerde bulunmuştur.
KÜLTÜR SANAT VE TURİZM EMEKÇİLERİ SENDİKASI
2014 YILI KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI İLE İLGİLİ KURULUŞLARI İÇİN BÜTÇE
TASARISI HAKKINDA GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİMİZ
2008 yılında restore edilme amacıyla boşaltılan ve istanbul’da pek çok Sanat Kurumunun yuvası olan Atatürk Kültür Merkezi mahkeme kararına rağmen hala restore edilmemiş, adeta bir intikam duygusuyla virane halinde bırakılmış, bu arada 2010 Avrupa Başkenti Ajansına AKM’nin yapımı için ayrılmış olan ödenek buhar olup uçmuş, ancak Bakanlık bu paranın nereye gittiğini hala tam olarak açıklamamıştır.AKM’den çıkarılan ve kendi hallerine terkedilen Senfoni, Opera, Tiyatro, Koro ve Topluluklar için de böylece zorlu günler başlamıştır ve halen devam etmektedir.
İktidar 2013 gezi eylemleri sürecinde açıkça AKM’nin yıkılacağını ,tepkilerin yoğunlaşması üzerine aynı yere büyük bir opera binası yapılacağını söylemiştir.Hem opera ve benzeri sanat kurumlarını lağvedip hem opera binası yapma düşüncesi ise son derece manidardır.
Müze ve örenyerlerinin gişelerini ve içerdeki satış birimlerini özelleştiren Bakanlık bahane olarak da ad vermeksizin kamu görevlilerinin yolsuzluğunu ifade etmiştir ancak bu konu da askıda kalmış, Bakanlık hiçbir zaman resmi bir açıklamada bulunmamıştır.
Ankara Resim Heykel Müzesi iki kez soyulduğunda, bunu yapması en muhtemel görünenler Teftiş soruşturmalarından zaferle çıkarlarken, anahtarlara ulaşması imkansız kişiler ceza almış, Müzede nerdeyse sürgüne uğramayan kalmamış, idareci adli yargıda ceza almasına karşın uzun süre ısrarla idarecilikte kalmıştır.
Bu dönemde de Koruma kurulu üyeleri AKP Hükümetinin Bakanlığının istediği ayrıcalıkları sağlamadıkları için zincirleme soruşturmaya uğramaya başlamışlardır. Koruma kurullarından yetkileri ve özerklikleri ortadan kaldırılmaya çalışılmış SİT alanları ile ilgili yetki Kültür ve Turizm Bakanlığında iken 644 sayılı KHK ile bu yetki çevre ve şehircilik bakanlığına devredilmiştir.Böylelikle doğal SİT alanlarının, ormanların,bakir alanların yağmalanmasının önü açılmıştır.
24.01.2013 yılında göreve gelen Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik göreve gelir gelmez bütün üst düzey bürokratların istifasını istemiş ,bakanlığı kendi anlayışı doğrultusunda zaptu rapta almıştır.
Sanat kurumlarında eşgüdümlü olarak önce Norm kadro uygulanmaya, ardından Sanat emekçilerine cezalar yağdırılmaya başlanmıştır. İşte bu noktada nihayet TİSK’in istediklerini gerçekleştirmeye girişen Bakanlık Opera ve Tiyatro’nun özel yasalarına rağmen genelge ve tebliğler yoluyla çalışma düzenlerine el atmaya başlamıştır.
Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğüne bağlı Senfoni, Koro ve Toplulukların bu dönemde geçirdiği Teftiş soruşturması sayısı inanılmazdır.
Bugün çoğu Kültür ve Sanat kurumunda güvenlik bahanesiyle kurulan kamera sistemleriyle çalışanlar yargı kararı olmasına rağmen anayasaya aykırı olarak izlenmektedir.
Her yıl birçok Turneye gitmek için görevlendirilen sanatçılara harcırah ve yollukları Turneden önce ödenmediği gibi, bir yıla varan gecikmelerle ödenmektedir.Harcırah kanunundaki 33.maddedeki eksik düzenleme kanuni olarak düzeltilmediği için eşitsizlik ve hak kayıpları devam etmektedir.Türk Dünyası Müzik Topluluğu hala harcırah düzenlemesinden yararlanamamaktadır.
Hükümetinin son yıllardaki hukuk ve yasa tanımaz tutumu öylesine bir hal almıştır ki, “Sanat Kurumlarında kadro sınavı açmayan Bakanlık 10 yıllık konservatuvarlardan mezun sanatçıları “Misafir sanatçı” adı altında 40-50 TL günlük yevmiyeli olarak çalıştırmakta, kendilerine bu kişilerin 657 sayılı kanunun 4. Ve 5. Maddesi gereği kamu görevlisi mi yoksa işçi mi oldukları, yani istihdamdaki hukuki statüleri sorulduğunda, Devlet personel Başkanlığı kendinden menkul, yasal dayanağı olmayan görüşünde ne kamu görevlisi ne de işçi olmadıklarını söyleyebilmekte, 10 senelik Sanat eğitimi almış sanatçılara 4/C’yi bile layık görmemekte, yani bir anlamda Kamuda yasadışı istihdam yaptığını açıkça beyan edebilmektedir.
2006 yılına kadar özel çalışma şartları nedeniyle farklı yönetmeliklerle yönetilen Devlet Koro ve Toplulukları tek bir yönetmelik altında tek tip gömlek uygulamasıyla yönetilmeye başlamıştır. Yine 2006 sonrası, Güzel sanatlar genel müdürlüğüne bağlı Senfoni, Koro ve Topluluklara tek tip Hizmet sözleşmesi imzalatılmakta, bu sözleşmenin her yıl numarası değişen bir maddesinde ise “Sözleşme döneminde alınan ücretlerin kazanılmış hak sayılmayacağı” ibaresi bile bulunmaktadır. Bunun anlamı büyüktür çünkü Sanat kurumlarında çalışan sözleşmeliler yasa gereği İdari sözleşmeli yani kadrolu sözleşmeli oldukları halde her yıl imzalatılan bu Hizmet sözleşmesiyle sınavla girdikleri kurumlarında kadrolu ve kazanılmış haklara sahip oldukları unutturulmak istenmektedir. Bu Hizmet sözleşmesi adeta yasa ve yönetmelik hükmünde kullanılarak her yıl anayasaya aykırı yeni maddeler eklenmiş, 2010 yılında ise bardağı taşıran son damla olarak İdari sözleşmelileri kovmayı kolay hale getiren 42. Ve 43. Madde eklenmiştir. Bununla da yetinilmemiş, 42. Ve 43. Maddenin uygulanmasına dair bir yönerge bile çıkarılmıştır.
Bakanlık ayrıca daha önce de anayasaya aykırı olarak uygulanan performans değerlendirme Kriterlerine yeni birçok cezai kriter getirerek, Sanat emekçilerinin başarılarından dolayı aldıkları Teşvik ikramiyelerini vermemenin binbir yolunu yaratmıştır.
Buna örnek olan son uygulama ise inanılmazdır çünkü doğrudan AKP Hükümetinin kendi çıkartmış olduğu SSGS’ye ve tabi Anayasaya aykırılık taşımaktadır. Bir tebliğle Devlet Senfoni, Koro ve Topluluklarında, “iş saatinde hastaneye gitmek ya da tedavi görmek” disiplin cezası alınmasına, bu da sanatçı ne kadar başarılı olursa olsun, sırf aldığı sağlık hizmeti nedeniyle otomatik olarak iki ikramiyesinin birden kesilmesine neden olmuştur. Böylece Dünyada bir ilki başaran AKP Hükümeti bir ödül sistemini tamamen bir ceza sistemine dönüştürmüştür.
Sanat Kurumlarının repertuvarlarına müdahaleler, Bakanlığın kendi personeline karşı uyguladığı mobbing göstermektedir ki, bütün bu uygulamalar herşeyden önce Uygarlık ve Evrensellik ölçütlerini tanımayan bir anlayışın politikasıdır ve küresel sermaye tüm dünyada kamunun işlevini yok etmeyi hedeflemiş olsa da, hiçbir ülkede hiçbir hükümet Kültür ve Sanat kurumlarına bu kadar müdahalede bulunmamıştır diye düşünüyoruz.
Tiyatro, Opera, Senfoni Koro ve Topluluklar
Sanat kurumlarında;
1-Devlet Tiyatrolarının 5441 değişik 1310 sayılı yasa gereği 1970’ten beri çıkarılması yasal zorunluluk olan Tüzüğü Kültür Sanat-Sen ve alandaki meslek örgütlerinin birlikte hazırladıkları ve Devlet Tiyatrolarına sundukları taslak çerçevesinde Devlet Tiyatroları çalışanlarının kazanılmış özlük ve Mali hakları konusundaki tüm düzenlemeleri içerecek şekilde çıkarılmalıdır. Böylece Devlet Tiyatrosu çalışanlarının maruz kaldığı Fazla çalışma, Turnelerde konaklama sorunları, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili ciddi sorunlar, keyfi cezalandırma ve mahkeme kararlarına uymama gibi olumsuz unsurlar ortadan kaldırılmalıdır.
2- İstanbul AKM’nin restore çalışmaları en kısa sürede yeniden başlatılmalıdır.
3-Sanat kurumlarında idari sözleşmelilere ödenen maaş ve teşvik ikramiyesi dahil tüm ikramiyeler birleştirilmeli, hukuka aykırı cezai performans değerlendirme kriterleri kaldırılarak düzenli maaş haline getirilmeli, böylece emekli aylıklarında iyileştirilme sağlanmalıdır.
4-Hizmet Sözleşmesi uygulamasına son verilmeli, İdari sözleşmeli sanat emekçileri İdari sözleşme imzalamalıdır.
5-Devlet Koro ve Topluluklarına özel çalışma şartları nedeniyle ayrı yönetmelikler çıkarılmalıdır.
6-Sanat Kurumlarında çalışan idari Sözleşmeli personelin ek ödemeden yararlandırılması sağlanmalıdır.
7- Konservatuvarlardan ve Üniversitelerin Sanat bölümlerinden mezun olan ancak kadro olmadığı gerekçesiyle 375 sayılı KHK’nın ek 7. Maddesi ve Bütçe kanunu çerçevesinde Sanat kurumlarında çalışan ve 6 aydan 11 aya kadar güvencesiz, sendikal haklardan yoksun olarak yevmiyeli sistemle çalıştırılan ve “Misafir sanatçı” üst başlığıyla tanımlanan geçici süreli personelin sözleşmeleri 12 aya çıkarılmalı ve kamuda çalışan herkese Anayasayla tanınmış olan sendikal hakları verilmelidir.
8- 632 sayılı KHK ile Sanat kurumlarında 4/Bden 4/A’ya geçirilen Büro personeli ünvanlı sanatçılara Devlet Koro ve Toplulukları Yönetmeliğinin ilgili maddesi çalıştırılarak İdari sözleşmeli hakkı tanınmalıdır.
9- Sanat kurumlarında idari Sözleşmelilere servis ve yemek hizmeti sağlanmalıdır.
10- Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğüne bağlı Senfoni, Koro ve Topluluklarda Turne harcırahları zamanında ve tam ödenmelidir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yukarıda sıraladığımız sorunlara ek olarak, Kültür kurumlarında ünvanlarla ilgili inanılmaz bir kargaşa sürmektedir.
Son çıkan 666 sayılı KHK ile eşit işe eşit ücret düzenlemesi yapılığı iddia edilse de bu KHK ile ünvanlar arasındaki uçurum derinleştirilmiştir. Şöyle ki;
1- Kültür ve Turizm Uzmanlarının ek göstergeleri 3600 e çıkarılmış fakat aynı işi gören bakanlıktaki ihtisas elemanları olan Arkeolog,Müze Araştırmacısı ,Kütüphaneci Vb. ünvanları, 2 yıllık yüksek okul mezunu Tütün Eksperi ve Teknikerle eş değer tutularak ek göstergeleri 2200 de bırakılmıştır.
2012-2013 yılı toplu sözleşme görüşmelerinde bu haksızlık dile getirilmiş,çalışma barışını bozan bu durum ne yazık ki düzeltilmemiştir.
2- 666 Sayılı KHK ile Bakanlığız bünyesinde çalışan Teknik Hizmetler Sınıfının A grubundaki Mimar,Mühendis,Şehir Plancısı vb. ünvanların ek ödeme oranı düzenlemeden önce 96 ikenbBir alt bentte (b) bulunan Arkeologların ek ödeme oranı %91 idi. Aradaki fark 5 puan olmasına karşın son düzenleme ile Mimar ,Mühendis ve şehir Plancılarının ek ödemesi %150 ,Arkeologların ise %120 olarak düzenlenmiştir.Açıkça görüldüğü gibi 5 puan olan fark 30 puana çıkartılmıştır.Böylelikle Lisans mezunu olan meslekler arasındaki ücret farkı derinleşmiştir.
3- Yeni düzenleme ile İl Kültür ve Turizm Müdürlerine makam tazminatı verilmiş olmasına rağmen Genel İdare Hizmetleri Sınıfındaki diğer İdari Kadrolara (İl Müdür Yard., Şube Müdürü,Müdür, Müdür Yard. )makam tazminatı verilmemiştir.Diğer idari kadrolara makam tazminatının verilmemesi eşitsizlik yaratmıştır.Orantılı olarak il müdür yrd.Şube Müdürü ,Müdür ,Müdür yardımcılarına da makam tazminatının verilmesi gerekmektedir.
4- 644 Sayılı KHK ile Teknik Hizmetler Sınıfına alınan Kütüphaneci,Kitap Patalogu,Müze araştırmacısı,Folklor Araştırmacısı ünvanları eş değer ünvanlar olan Arkeolog,istatistikçi vb.ünvanlar ile aynı bentte değerlendirilmesi gerekirken teknikerlerle aynı bentte yer almaktadır.Bu ünvanlar için bir an önce yan ödeme kararnamesi çıkarılarak 657 sayılı kanunun Teknik Hizmetler Sınıfı (II) sayılı cetvelin (c) bendine alınmalıdır.
Bakanlığımız bünyesinde çalışan mağdur olan bir diğer uzman personel restaratör ve konservatörlerdir.
Bakanlar kurulu kararı ile konservatör ünvanı kaldırılmış, ancak birçok kimyasal maddeye maruz kalarak çalışan bu personelin lisans mezunu olanları ne yazık ki yıllık yüksekokul mezunları ile aynı kategoride değerlendirilmektedir.
Düzenleme yapılarak restoratör ve konservatör unvanlı personel 657 sayılı kanunun ekli II sayılı cetvelin Teknik Hizmetler Sınıfı bölümü (C) bendi kapsamına alınmalıdır.
5- Halk Kütüphaneleri ve Müzelerde haftalık 40 saati geçen çalışma saatlerinin fazla mesai ile ücretlendirilmesi sağlanmalıdır.
6- 644 Sayılı KHK ile Kütüphaneci, Müze Araştırmacı, Folklar Araştırmacısı ve Kitap Pataloğu Teknik Hizmetler Sınıfına alınmıştır. Fakat 657 Sayılı yasanın 36madde A/4 bendimde açıkça belirtilmesine karşın sadece Müze Araştırmacısı unvanına 1 derece verilmiş, oysa aynı KHK da Teknik Hizmetler Sınıfına alınan ve aynı bakanlıkta çalışan ihtisas çalışanları olan Kütüphaneci, Folklor Araştırmacılarına (1) derece verilmemiştir. Bu durum aynı kurumda çalışanlar arasında eşitsizlik duygusu yaratmıştır. Bu durum giderilmelidir.
7- Enformasyon memurları aldıkları Dil eğitimi ve mezun oldukları Filoloji bölümleri mezunlarının yararlandığı haklardan yararlandırılmalı,2012 Toplu sözleşme görüşmelerinde Turizm Araştırmacısı olarak değişen ünvanı eşdeğer ünvanlar olan Mütercim-Tercüman, musahhihlerin yer aldığı 657 sayılı kanunun Genel İdare Hizmetleri bölümünün 14. Sırasına alınmalıdır.
8- 36. maddenin 1.fıkrasında ise kurumlarda yönetim, icra, büro ve benzeri hizmetleri gören ve 657 sayılı kanunla tespit edilen diğer sınıflara girmeyen memurları Genel İdare Hizmetleri sınıfında tanımlamıştır. Dolayısıyla, 36. Maddenin 8. Fıkrasında açıklanmış olan koruma ve muhafaza hizmetlerinin bu fıkra uyarınca değerlendirileceği açıktır.
Buna rağmen, özel kolluk (koruma ve güvenlik) hizmetlerini yürütmekle görevlendirilen memurlardan, unvanı Bekçi olanlar, Yardımcı Hizmetler sınıfına dahil edilmiş olup, unvanı Koruma ve Güvenlik Görevlisi olanlar, Genel İdare Hizmetleri sınıfına dahil edilmiştir.
9- Müzelerdeki depo ve teşhirde bulunan eserlere paha biçilemediği bir gerçektir. Müzelerde laboratuar yoktur. Konservatör kadroları henüz oluşturulmamıştır. Depolardaki eserlerin saklanma ve koruma koşulları oldukça elverişsizdir. Eserlerin konservasyonu yapılamadığından kültür varlıkları ele alındığında kendiliğinden tahribata uğramaktadır. Tahribat olması nedeniyle zimmetlisine ödettirilmektedir. Bu nedenle paha biçilemeyen kültür varlıklarımızı korumakla görevli olan ve üzerinde zimmet bulunduran arkeolog ve müze araştırmacılarına mali tazminat ödenmelidir.
Ayrıca kütüphanelerde binlerce basma ve yazma eserler ile görsel işitsel materyaller kütüphaneci ve çalışan personele zimmetlenmektedir. Aynı gerekçeyle bu personele de mali tazminat ödenmelidir.
10- 632 sayılı KHK ile 4/Bden 4/Aya geçirilen aslında Arkeolog, müze araştırmacısı, Kütüphaneci olarak çalışan ,ilgili üniversitelerin lisans programlarından mezun ve büro personeli olarak görev yapan Kültür ve Turizm Bakanlığı çalışanları mezun oldukları bölümlerle ilgili kadro ünvanına atanmalıdır.
Tüm Merkez ve taşra teşkilatında;
1-İş sağlığı ve güvenliği Yasası tüm Kültür, Turizm ve Sanat kurumlarına eşit olarak uygulanmalı, gerekli risk ölçümleri yaptırılmalıdır.
2- Uygulanmakta olan Kamera izleme sistemleri iptal edilmelidir.
3- Tüm Bakanlıklarda uygulanmakta olan Kreş ve sosyal tesisler açılmalıdır.
4-Tüm Taşra teşkilatlarında; Servis ve yemek hizmeti sağlanmalıdır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı güzel sanatlar galerileri, müzeler, kütüphaneler, kültür merkezleri ile danışma büroları belediyelere, belediye sınırları dışında kalanlar ile il halk kütüphaneleri ve arkeolojik eser bulunan müzeler ise özel idarelere devri önce 2006 yılında gündeme gelmiş,2010 yılında tekrar meclis gündemine gelmiş fakat tasarılar kadük kalmıştır.
Yeni bakanın göreve gelmesiyle birlikte Kütüphane ve müzelerin yerel yönetimlere devri yasa tasarısının yeniden meclis gündemine geleceği son günlerce bakanlık çevrelerinde dile getirilmektedir.
Kültür Sanat sen olarak 2006 yılında bu tasarının büyük sakıncalar doğuracağını tüm kamuoyu ile paylaşmıştık.Ülkemizin mevcut yerel yönetim sistemi bu kurumların tamamen yok olmasının önünü açacaktır.Daha çok politik kaygılar ön plana çıkacak,özellikle küçük ilçelerde uzman personel kıyımı yaşanacaktır.
Son yıllarda az da olsa bazı kütüphaneler yerel yönetimlere devredilmiş fakat hepsi yok olup gitmiştir.
Yine bu dönemde Arkeolojik ve doğal SİT alanlarının yağmalanması hız kazanmış ,birçok tarihi yapı rant alanı olarak imara açılmış,tahrip edilmiştir.
BÜTÇE
2014 yılı itibari ile memur maaşlarına net 123 TL ,2015 yılı için % 3+3 artış ile yandaş sendika yüzünden hükümetin teklifinin bile gerisine düşülerek emekçiler daha da yoksullaştırılmıştır.
Çalışanların ücretleri üzerinden kesilecek gelir vergisi miktarından mahsup edilen “asgari geçim indirimi” miktarlarının 2014 yılında ne kadar olacağı, asgari ücrete yapılacak zam oranının açıklanmasıyla birlikte belli oldu.
Asgari Geçim İndirimi tutarları, 16 yaşından büyük işçiler için takvim yılı başında geçerli olacak brüt asgari ücret tutarına göre belirleniyor. Asgari ücrette yıl içerisinde meydana gelecek artışlar, asgari geçim indirimi miktarlarını etkilemiyor.
2013 yılında asgari ücret
16 yaşından büyük işçiler için 2013 yılı Ocak ayından geçerli asgari ücret brüt 979 TL iken, 2013 yılı Temmuz ayında yapılan %4,38 oranında artışla brüt 1.022 TL’ye yükseltilmişti.
2013 yılı için geçerli asgari geçim indirim tutarları da 979 TL’ye göre belirlenmişti.
2014 yılında asgari ücret ne kadar olacak?
Resmi Gazete’nin 2 Kasım 2013 tarihli Mükerrer sayısında yayımlanan 2014 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı Eki Programda, 2014 yılı için asgari ücrete yapılacak zam oranları da yer aldı.
Programın ilgili bölümünde “2014 Yılı Hedefleri” başlığı altında “Asgari ücretin 2014 yılı Ocak ve Temmuz aylarında yüzde 3 oranında, … artırılması öngörülmüştür.” ifadesi yer aldı.
Bu belirlemeye göre, halen brüt 1.022,50 TL olarak uygulanmakta olan asgari ücret miktarı, 1 Ocak 2014 tarihi itibariyle %3 artış ile brüt 1.052,15 TL olacak. Bu rakam, 1 Temmuz 2014 tarihinden itibaren de 1.083,71 TL’ye yükselecek.
2014 yılında asgari geçim indirimi miktarları
Asgari ücrete yapılacağı açıklanan zam oranında değişiklik olmaması durumunda, asgari geçim indirimi tutarları 1.052,15 TL olan brüt asgari ücrete göre belirlenecek.
2014 yılında uygulanacak brüt asgari ücret rakamı üzerinden memurunyeri.com olarak yaptığımız hesaplamaya göre, 2014 yılında kamu çalışanları hakkında uygulanacak asgari geçim indirimi miktarları şu şekilde olacak.
*2013 yılında uygulanmakta olan Asgari Geçim İndirimi miktarı ile 2014 yılında geçerli olacak miktarlar arasındaki fark, memurların 2014 yılında alacağı aylık ücretlere artış olarak yansımış olacak.
Yukarıdaki tablolardan anlaşılacağı üzere (2012-2013 ve 2014 öngörü) emekçilerin her geçen gün daha da yoksullaştığı açıktır.
2012 yılı bütçesinde Cumhurbaşkanlığına 138.700.000,
MİT Müsteşarlığına 750.942000,
Diyanet işlerine 3.891.166.000,
Milli Savunma Bakanlığına 18.229.672.000,
Emniyet Müdürlüğüne 12.119.214.000,
Milli Eğitim Bakanlığına 29.169.379.000,
Maliye Bakanlığına 77.235.306.451,
Kültür ve Turizm Bakanlığına 1.366.003.000, pay ayrılmıştır
Bütçe toplamı: 318.986.298.271 TL.
2013 yılında
Diyanet işlerine 4.604.649.000
Milli Eğitim Bakanlığına 47.496.378.650,
Kültür ve Turizm Bakanlığına 1.851.734.000
Sağlık Bakanlığına 2.490.208.650
Milli Savunma Bakanlığına 20.359.914.000
Maliye Bakanlığına 99.166.766.250
Yukarıda bazı bakanlıkların ve kurumları bütçeden aldıklar paylar aktarılmıştır.
Sağlık, Milli Eğitim ve Kültür ve Turizm Bakanlıklarının bütçe artışları sınırlı kalırken Diyanet işleri ve Maliye Bakanlığı bütçeleri görece daha fazla artmıştır.
Önümüzdeki dönemde enflasyon farkları da çalışanlara yansıtılmayacak bu kesim daha da yoksullaşacaktır.
Kültür ve Turizm Bakanlığının bütçeden aldığı payın giderek azalması iktidarın bu kurumu gözden çıkardığı anlamına gelmektedir.