İstanbul’un son yeşil alanlarından birisi olan Taksim Gezi Parkının daha fazla rant için betonlaştırılmasına, tek tip yaşam dayatılmasına itirazla başlayıp, eşit, özgür ve demokratik bir ülke talebi ile tüm ülkeyi saran Gezi Direnişinin üzerinden tam üç yıl geçti! Bu vesileyle bizlere onurlu bir gelecek için canlarını ortaya koyan ve açıkça hedef gözetilerek katledilen gençlerimizi bir kez daha saygıyla anıyor, hala yargı önüne çıkarılmayan, AKP tarafından korunan katillerin peşini asla bırakmayacağımızı ifade ediyoruz.
Gezi direnişinde milyonlar her türlü baskıya rağmen kararlılıkla taleplerini savundu, teslim olmadı, olmuyor, olmayacak.
Gezi direnişi, AKP’nin sömürü, zorba ve gerici düzeninde sesi ve nefesi zorla kesilen halkın aldığı nefes, haykırdığı sesti. Kadınlara, gençlere ve toplumun tüm ilerici-özgürlükçü değerlerine yönelik gelişen saldırılara karşı özgür bir ülke ve hayat kurma mücadelesiydi.
Bugün o ağaçların yeşeren dalları gibi eşitlik, özgürlük ve demokrasi talebi tüm ülkeyi her zamankinden daha fazla sarmış durumda.
Gezi Parkı’nda yağmaya, talana karşı başlayan nöbet AKP’nin baskı ve zulmüne karşı birleşen milyonların mücadelesinde sürmeye devam etmektedir. Gezi direnişinin taleplerini daha yakıcı halde güncelliğini koruyor.
Çünkü AKP; en ufak itiraza karşı polisiyle yaşam alanlarımıza hala gaz bombaları yağdırıyor, silah kullanıyor. Aylara vara sokağa çıkma yasakları uyguluyor, şehirleri adeta haritadan siliyor. Halkın can güvenliği, bizzat kendilerini korumakla görevlendirilenler tarafından tehdit ediliyor. Düşman olarak görülen toplumsal muhalefet toplu gözaltı ve tutuklamalar, faili meçhuller ve her tür faşizan baskı ile teslim alınmak, ortadan kaldırılmak isteniyor. Diz çökmemizi, baş eğmemizi istiyorlar.
Polis devletini kurumsallaştırmak, hukuk dışılıklara kılıf uydurmak, yargılanmaktan kurtulmak için habire yasalar hazırlıyorlar, saraylar kuruyorlar. Yandaş medya özel savaş lobisi olarak çalışıyor, toplumsal muhalefeti etkisizleştirmek için her tür yalanı ve dezenformasyonu yapıyor.
Ancak güçlü bir akıntıya kürek çekmenin nafile olduğunu, baskı ve zor karşısında halkın er ya da geç ayağa kalkacağını ve ok yaydan çıktıktan sonra da durdurulamayacağını Gezi direnişi bir kez daha hatırlattı!
Polis şiddetine, göz altılara, tutuklamalara, her türlü baskıya, karalamaya, hukuku askıya alan uygulamalara, yalan ve dolana karşı haklı, meşru ve kararlı mücadelemiz bu faşizan düzen değişinceye kadar sürecektir.
Ethem, Ali İsmail, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni, Hasan Ferit, Ahmet, Abdullah, Mehmet İstif, Fadime Ana, Berkin Elvan, Uğur Kurt, Ayhan Yılmaz, Soma’da kaybettiğimiz emekçiler, Roboskiler, Cizre’de apartman dairesinde yakılanlar ve kıydıkları daha binlerce canlar için yargılanmaktan kurtulamayacaklar.
İşyerlerinde ve alanlarda eşit, özgür ve demokratik bir ülke mücadelesini yıllardır sürdüren kamu emekçileri tüm Gezi dinamikleriyle birlikte mücadeleyi büyütecek, karanlığa teslim olmayacak, ellerimizden aldıklarının, bizlerden çaldıklarının hesabını soracaktır.
KÜLTÜR SANAT-SEN olarak; eşit, özgür ve demokratik bir gelecek mücadelesinde kamu emekçilerini, işçileri, gençleri, kadınları ve tüm halkımızı direnişin parçası olmaya ve mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
YÖNETİM KURULU