Gücümüz, Gururumuz, Umudumuz: Kadınlarımız!
“Ve kadınlar
bizim kadınlarımız;
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve sofradaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar
bizim kadınlarımız…” diye anlatır onları Nazım Hikmet!
Üzerinden 40 sene geçer, değişir nesiller; değişmez kadının gerçeği, hatta artar mağduriyeti. Giyiminden, doğum yapma yöntemine, çocuk sayısına kadar yaşamına müdahale edilir. Tecavüzcüsü korunur, tecavüz ve şiddet kadının fıtratı haline getirilir.
“Cezalandırılması” din adamlarınca erkeklere hak olarak sunulur.
Kadın cinayetleri “iyi hal” garabetiyle hani neredeyse özendirilir
Daha az ücret, daha güdük sosyal haklarla emeği sömürülür, hayatına ipotek konur
Cinsiyet ayrımcılığıyla her alanda ikinci sınıf İnsan muamelesi görür
OHAL’den güç alan bir adaletsizlik sarmalında var olma mücadelesi içindedir, kadın.
Bizim kadınlarımız!
Öyleyse 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, ülkemizin, kültür ve sanatın İçine itildiği karanlığı aydınlanması için birlik, dayanışma ve mücadele azminin yemin günü olsun!
Eşitlikçi, özgür ve demokratik bir Türkiye için…
Gücümüz
Gururumuz
Umudumuz
Kadınlarımız!