Bir ülkede kültür, sanata, kültür ve sanat kurumlarına verilen değer, o ülkenin gelişmişlik ve çağdaşlık düzeyi açısından önemli bir gösterge olarak kabul edilmektedir. Kültüre ve sanata yönelik piyasacı ve gerici müdahalelerin son yıllarda belirgin bir şekilde artmıştır. Kültür ve sanatı yıllarca “boş işler” görüp küçümseyen mevcut çağdışı zihniyet, Türkiye’nin tarihsel, kültürel ve sanatsal değerlerine, tiyatro ve sinema salonlarına yönelik acımasız bir saldırıya girişmiş durumdadır.
Ankara’nın en eski tiyatro salonlarından Şinasi Sahnesi ve Akün Sahnesine yönelik yok etme girişimleri hala sıcaklığını korurken, yüz yıla yakın bir geçmişi olan Emek Sineması’nın yıkılmak istenmesi girişimleri tüm kültür ve sanat severler tarafından kaygı ile izlenmektedir.
Bugüne kadar çok sayıda kültür ve sanat mekânı gibi Emek Sineması da AKP ve sermaye işbirliği ile yok edilmek istenmekte, bu talana karşı çıkan sanatçılara, sinemacılara ve sinemaseverlere pervasızca saldırılmaktadır. Geçtiğimiz Pazar günü gerçekleştirilen ve Emek Sineması’nın yıkılmasını protesto gösterisinde, polisin demokratik haklarını kullanan sinemaseverlere yoğun biber gazı ve tazyikli suyla müdahale etmesi ve insanları döverek gözaltına alması, AKP iktidarının her renkten muhaliflerine karşı sergilediği şiddetin kültür ve sanat alanındaki yansıması olmuştur.
Sinema yazarları, oyuncular, yönetmenler, bu meslekte ömür tüketenler ve sinemaseverlerin bir araya gelerek Emek Sineması’nın “rantsal dönüşüme” kurban edilmemesini istemeleri kadar doğal bir talep olamaz. Emek Sinemasına sahip çıkmanın yaşam alanlarına sahip çıkmak anlamına geldiği gerçeği karşısında polisin gerçekleştirdiği acımasız saldırı, emek ve sanat düşmanlarının çirkin yüzünü bir kez daha görmemizi sağlamıştır.
7 Nisan Pazar Günü Emek Sinemasına sahip çıkmak için buluşan yüzlerce sanatçı ve sanatsever devletin kolluk güçlerinin saldırısına uğraması Türkiye için büyük bir utançtır. 32. İstanbul Film Festivali için Türkiye’ye gelen dünyaca ünlü yönetmen Costa Gavras, Erkan Can, Tuncel Kurtiz, Derya Alabora, Cem Davran gibi birçok sanatçı, polis ablukası ve saldırısı sırasında biber gazı ve tazyikli suyla şiddete uğramış, sanatçılar gözaltına alınmış ve yaralananlar olmuştur.
Uluslararası Film Festivali sırasında sanata, tarihi sanat mekânlarına, kısacası yaşam alanlarına sahip çıkanlara yapılan bu çirkin saldırı, Türkiye için yeterince büyük bir utanç vesilesidir.
Şinasi ve Akün Sahneleri, Emek Sineması ve daha birçok tarihi özellikler taşıyan kültür ve sanat miraslarının sahibi hükümet değil, halk ve sanatçılardır. Saldırı sırasında polis şiddetinden nasibini alan ünlü yönetmen Costa Gavras’ın da ifade ettiği gibi, “Önemli bir mekan ve kültür merkezinin tahrip edilmesi, geçmiş belleğimizden bir parçayı silmek gibidir”.
Kültür Sanat Sen olarak bir kez daha başta Emek Sineması olmak üzere, tüm kültür ve sanat varlıklarımıza yönelik saldırıları kınıyor, kültür ve sanat dostları ile birlikte bu tür girişim ve saldırılar karşısında herkesi birlik olmaya, birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
KÜLTÜR SANAT -SEN GENEL MERKEZİ